tag:blogger.com,1999:blog-294701465741486945.post7296785715101958274..comments2024-02-28T18:49:38.337+03:00Comments on Tayfun Serttaş: Beyrut'da AŞK Baharı; Laïque Pride!Tayfun Serttaşhttp://www.blogger.com/profile/09970113044721884049noreply@blogger.comBlogger3125tag:blogger.com,1999:blog-294701465741486945.post-80841355471556115682011-05-22T13:32:52.007+03:002011-05-22T13:32:52.007+03:00ah! sana çok uzun bir yanıt verdim, katılmak ne de...ah! sana çok uzun bir yanıt verdim, katılmak ne demek, üzerine belki tonla daha şey eklemek gerek.. fakat yorumu gönder seçeneğine tıkladıktan sonra arapça bir sayfa açıldı ve nasıl devam etmem gerektiğini çözemediğim için tüm yorumu az önce kaybettim. sanırım önce bloga girip, türkçe konuma geçmem gerekiyordu, onu yapmadan direk yazınca.. :/<br /><br />bahsini ettiğin şey, aslında civil marriage meselesinin burada ne gibi tartışmaları alevlendirebileceğinin altını çizmek açısından çok çok önemli. çünkü bu herşeyden önce lübnanlıların kendileriyle sağlam bir hesaplaşamaya girmelerini gerektiriyor ve bu hesaplaşma, örneğin her sabah uyandığında israil'e bir küfür sallamak kadar kolay değil. bunun için lübnan'ın öncelikle bir devlet olması ve tüm vatandaşlarını eşit devlet güvencesi altına alması gerekiyor. bu karmaşık koalisyonun bir gece de bizim anladığımız platoncu anlamda bir devlet ya da ülkeye dönüşmesi kuşkusuz hiç kolay iş değil. öyle birkaç makale - dipnot değil, belki onlarca ciltlik bir kitabın konusu, süreç..Tayfun Serttaşhttps://www.blogger.com/profile/09970113044721884049noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-294701465741486945.post-32520708378698671462011-05-22T11:49:34.984+03:002011-05-22T11:49:34.984+03:00dogu akdeniz deki halklarin kendi iclerinde solida...dogu akdeniz deki halklarin kendi iclerinde solidaire olmalari ve bir takim toplumsal akitleri gelenek görenek gibi sözlü ve esnek yasalarla koruyup, sürdürebilmeleri bati medeniyetlerindeki yazili ve esnek olmayan yasalarla korunan bireysel ve evrimci-kapitalist yapiya aslinda iyi bir alternatif olusturuyor. ama dedigin gibi bu gruplarin kendi icindeki dayanismayi gruplararasi anlasmalarda göstermemeleri, gruplarini kalabalik ve renkli bir olus olarak degil de tabiri caizse batidaki bir birey gibi görmeleri, korumalari, kiskanmalari, o esnekliklerini köreltiyor. o zaman da nehir tersine akmaya basliyor. peki, bütün bunlar bir cesit hayatta kalma endisesinden kaynaklanmiyor mu sence? lübnan in kolonyel fransa tarafindan bir ada gibi büyük suriye vilayetinden kesip alinmasi, ne tam bati tarzinda yazili yasalarla ne de tam olarak kopup geldigi eski akitler dogrultusunda yapilandirilmasi, yani arada kalmasi bütün bu anlattiklarimiza temelk teskil etmedi mi? lübnan, bu yönden bakilinca, dante nin araf i gibi bir yer degil mi? ya da güncel terimle transvestite degil mi? her grup kendini bir baska ülkeye, bir baska komsu ya da deniz asiri kültüre yamamaya calistigi sürece, kendi özgün kimligini bütün problemleri ile kabul etmedigi sürece, bu söyünü ettigin problemlerden ya da bir cok fraksiyon tarafindan masa olarak kullanilan bir ülke parcasi olmaktan nasil kurtulabilir. ben ordayken hep su aklima gelirdi: "lübnan cok güzel bir gemi, gidecek cok limani var, ama bir tane yok." gemi gönlünce acik denizlere acilamadigi gibi, karaya bagli bu gemiden yolcular habire baska gemilere atlayip bilmedikleri karalara gidiyorlar, oradan göz yasi ile geriye bakiyorlar. ama kibir hep var. o kibir orayi bitiriyor, hem uzaktan hem icinden... ne dersin?kökenhttps://www.blogger.com/profile/09362999077636992419noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-294701465741486945.post-21110729474834236502011-05-21T14:29:01.012+03:002011-05-21T14:29:01.012+03:00güzel anlatmışsın, ellerine sağlıkgüzel anlatmışsın, ellerine sağlıkElenahttps://www.blogger.com/profile/18416697930276373663noreply@blogger.com