


Mehmet Aksoy'un, neresinden tutsanız elinizde kalacak "Türkiye'nin en büyük heykel" projesi üzerine bugüne kadar tek kelam etmeyip, Başbakanın kınamasının ardından bir anda herkesin sanatsever kesilmesi tam bir Türkiyeli aydın ironisidir. Konuşmaya başlamadan önce bu tuhaf projeye kıcasa bir göz atmanın, kurmakta olduğumuz yüzeysel dile belki bir katkısı olur;
2004 senesinde, Ermenistan'a "sanatsal bağlamda" bir insanlık dersi vermek üzere kararlaştırıldı Mehmet Aksoy'un güzide projesi. Bu projeye hayli uygun, ulusalcı kanaldan bir sanatçı olarak seçildi Mehmet Aksoy. Türk Devletinin tarihi boyunca soykırım suçu işlemediğinin en cüsseli kanıtı olacaktı bu abide. Ola ki, Türkiye - Ermenistan sınırının açılması durumunda ülkeye karayolu ile giriş yapan her Ermenistanlının gözüne sokularak sayısız yeni polemiğin kaynağı olacaktı. O günlerde sağa sola insanlık dersi vereceğinize, önce insan olup o sınırı açın, insanlar açtıktan ölüyor dedik, dinletemedik! Bahsi edilen kütle, Türkiye tarihinin en büyük boyutlu heykeli olarak lanse edildi dönemin egemen medyası tarafından. Kavramsal boyutu üzerine, 3 dakikadan fazla düşünmedik. Bu ülkenin genç sanatçılarının açlıktan nefesi kokar ve devletten 1 TL ödenek çıkmaz iken, bir türlü bitemeyen bu lanet projeye bizim vergilerimizle şu ana kadar 1 milyon 400 bin TL para harcandı, hiçbirimiz sesimizi çıkartmadık.
Ulusal çıkarları hepimizden çok düşünen Mehmet Aksoy, henüz yolu - okulu bile olmayan en ücra köylerin civarında başladı bu şahesere. Biraz ilerisinde, taş taş üzerinde bırakılmayan Ani kentine henüz tek bir çivi bile çakılamıyor iken başladı. Kendi devasa kaidelerini ülke sınırlarında ölümsüzleştirmek yerine, o paranın 10/1'i ile bir köye asfalt döktürseydi eminim o "asfalt heykel" herkesin kalbinde başka başka anlamlar edinecekti... Daha yaratıcı ihtimalleri aklına bile getirmek istemedi. Hırslıydı. Bizler ise, bugünün sanatında heykelin ne anlam ifade ettiğini, ne tür teorik ve pratik dönüşümlerden geçtiğini kimseye anlatmadık. Böylelikle, Ermenistan'ın dahi Sovyet Döneminde terkettiği bir Stalinist üslup, en tepemize dikilmeye başlandı. Belleği; ikiye bölünmüş insan figürüyle, vicdanı; kanayan bir gözden akan damlalarla tasvir etmenin arabesk kültürde dahi modası geçmiş bir ifade tarzı olduğunu ve geleceğe dair hiçbir şey söylemediğini gerekli mercilere iletmedik. Bu saçma sapan taş yığınının adına; İnsanlık Abidesi dediler, sesimizi çıkartmadık. Toplam ağırlığı 700 ton, genişliği 35, boyu 30 metre! Taş döküm. O insan ise, ben insan değilim!
Nihayetinde günlerden birgün, Başbakan gözüne kestirdi bu projeyi. Sorunluydu. Hepsinden önemlisi, en olmayacak yerdeydi. "Soykırım Anıtlarına tepki göstermek" gibi nereye çekilse oraya gidecek bir argüman dışında, ne ifade ettiği ve gelecekte ne ifade edeceği hiç belli değildi. Bunun dışında ne gibi siyasi çekişmelerin tartışmayı körüklediği ile yakından uzaktan ilgilenmiyorum. Türkiye siyaseti ile hiçbir zaman bu bağlamda ilgilenmedim. İlgilendiğim tek şey, "4 Yıldır Hrant Yok!" demeye hazırlandığımız şu günlerde, sırf bu tepki Başbakandan geldi diye kendisini "sanatsever" ve "sanat hakları savunucusu" ilan eden bir dizi sanatsalın, teorik çöküntüsüdür.
Erdoğan az demiş, ucubenin ucubesidir. Yıkılabilir. Kanımca o yıkıntıların altında Türk Devlet'inin ilk büyük özrü yatacaktır. Bu yolla, umuyorum Mehmet Aksoy'un heykeli de kendiliğinden gerçek bir kavramsal sorumluluk edinmeyi başarır.

Not: Bölgede heykel projesine MHP grubunun da karşı olması eminim birçok kişinin ilk etapta kafasını karıştırdı. MHP böyle bir projeye gayet tabi karşı çıkacaktı. Cehalet ve şiddet üzerinden siyasi propaganda üreten bir çete oluşumunun, karşı bir okumayla heykeli "mahcubiyet ya da soykırım anıtı" olarak göstermeye çalışarak lokal oy avcılığına soyunması doğaldır. Tartışmanın en seviyesiz algı katmanıdır. Buradaki kritiği bağlamaz. Benim tartıştığım katmanda, sanatçının proje üzerine kendi beyanı esas alınmıştır. Bu beyan doğrultusunda, nereden tutsanız elinizde kalacak bir proje derken kasdetmeye çalıştığım, heykelin uzun vadede yaratacağı - bu ve benzeri - potansiyel kafa karışıklıklarına göndermede bulunmaktadır. Zira, 95 senedir bir masa başında toplanıp tartışmasını dahi yapamadığımız bir konunun heykelini yapıyor olmak ne kadar abes ise Türk Devletinin inatla kapalı tuttuğu bir sınırın karşısına mahcubiyet heykeli yaptırdığına inanmakta o kadar abes olacaktır. Bu nedenle MHP'nin ucuz provakasynunu kesinlikle konunun dışında - ayrı bir asparagas gündem olarak - tutmakta fayda var. Kişisel yaklaşımım, tüm bu tartışmaların ve farklı okumaların dışında, heykelin tekil olarak ifade edemediği sorunlu alana ve yaratacağı yeni potansiyel - tarihsel - sorunlara odaklanmaktadır.