MİMARLAR MEZARLIĞI / CEMETERY OF ARCHITECTS
STUDIO-X ISTANBUL
STUDIO-X ISTANBUL
Tayfun Serttaş
31.01 - 28.03.2014
***
***
31.01.2014 - Cuma/Friday
Grand opening: 19:00
Book launch: 19:30
Please scroll down for the English version
‘Mimarlar Mezarlığı’, Studio-X Istanbul’da
Studio-X Istanbul, 31 Ocak - 28 Mart 2014 tarihleri arasında sanatçı Tayfun Serttaş’ın ‘Mimarlar Mezarlığı’ isimli sergisine ve ‘Issız Kent Üçlemesi’ isimli kitabının tanıtımına ev sahipliği yapıyor.
Borusan Holding’in öncü sponsorluğunu üstlendiği, Columbia Üniversitesi’nin bir girişimi olarak dünyanın sayılı kentlerinin ardından İstanbul’da kurulan Studio-X Istanbul 31 Ocak - 28 Mart 2014 tarihleri arasında Tayfun Serttaş’ın kentsel mekanın fiziksel kimliğinin birey ile olan ilişkisini kamusal bir arşiv olarak incelemeye aldığı “Mimarlar Mezarlığı” isimli sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının aynı isimli yerleştirmesinden ismini alan sergi, tarihsel kesintilerin İstanbul’un kültürel haritası üzerindeki etkilerini sorunsallaştırdığı değişik dönemlere ait çalışmalarını bir araya getiriyor. Açılışa paralel olarak lansmanı düzenlenecek olan “Issız Kent Üçlemesi” başlıklı kitabında Serttaş, farklı medium ve metodolojiler üzerinden aynı tarihsel problematiği çözümlemeye çalıştığı üç farklı projesinin arka planını okuyucuyla paylaşıyor. “Mimarlar Mezarlığı” sergisi “önceki yarım asır, sonraki yarım asır” başlıklı altı haftalık bir etkinlik programı ile desteklenecek.
Mimarlar Mezarlığı
İstanbul’da 19.yüzyılın son çeyreğinden itibaren binaların köşelerinde okunmaya başlanan mimar yazıtları, modernizme paralel olarak gelişen birey kimliğinin mimarideki en özgün kanıtlarıdır. Batılılaşma öncesi dönemin anonim mimari anlayışının aksine, yaptığı yapıları kendi eseri olarak tanımlamaya ihtiyaç duyan bu ilk birey mimarlar, çağdaş anlamda yeni bir mesleki zümrenin oluşmasında öncü rol oynarlar. Devlet destekli klasik saray mimarlarının majör projelerinden farklı olarak büyük bölümü dar kent parselleri içerisinde çalışan apartman mimarları, minör etkinlikleriyle sivil mimariye yön verirler. İmparatorluğun Batılılaşma dönemine girmesi, Tanzimat Fermanı’nın tanıdığı kültürel haklar ve 1870 Pera yangınından boşalan arazilerin yeni hayat tarzının gerektirdiği konut tipi olan apartmanlaşmaya açılmasıyla İstanbul’un kentsel kimliği, yarım asır gibi kısa bir sürede Avrupa-Osmanlı sentezinden doğan eklektik üsluptaki mimarların yapılarıyla adeta baştan yaratılır.
Cumhuriyet modernleşmesinin, bir önceki modernitenin birikiminden miras almayı reddeden tutumu ve başketin Ankara’ya taşınmasıyla en saygın müşteri olan devletin İstanbul mimarlık sektörünün eski üyelerinden proje ve tasarım hizmeyi almayı tamamen durdurması, Türkiye’de yaşanan mimari kesintiye zemin hazırlar. İttihat ve Terakki döneminde başlayan ekonomiyi Türkleştirme politikalarının uzantısı olarak Erken Cumhuriyet döneminden itibaren mimari, fethedilmesi gereken bir alan olarak revize edilir. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın arka planında yatan düşünce sistemi açısından, Osmanlı Batılılaşması süresince ‘ötekilere’ kaptırılan bu alanı ele geçirme kaygısı ‘ülkenin kurtuluşu’ kadar yaşamsaldır. Mimar kavramının ulus kimliği üzerinden yeniden inşa edilmesini şart koşan ideoloji, sivil mimari birikimin ve aktörlerinin toplumsal hafızadan tamamen silinmesiyle sonuçlanır.
Mimarlar Mezarlığı, günümüzde bir bölümü kentsel dönüşüm planları içerisinde yıkılmakta olan dönem binalarını, mimarları üzerinden, nostaljinin ve yerel egzotizmin ötesinde, kent tarihinin meşru ve vazgeçilmez aktörleri olarak güncel araştırma metodları aracılığıyla tartışmaya açmayı önermektedir.
Mimarlar Mezarlığı; Silkar Madencilik ve Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından desteklenmektedir.
Issız Kent Üçlemesi
Issız Kent Üçlemesi, günümüzde dünyanın en kalabalık kentleri arasında sayılan İstanbul’un kültürel belleğini aldığı göçler kadar, periyodik olarak kaybettiği nüfus ve verdiği göçlerin sonuçları üzerinden sorunsallaştırmaya adanmış bir denemedir.
Niyet, bir dizi tasniflenmemiş veriyi yan yana getirerek kentin yarattığı suçluluk hissinden kurtulmak değil. Onun uğursuz tarihinde asılı kalan ruhları çağırmak suretiyle bilinçdışına olanak vermek, a-normları karşı karşıya bırakarak, bastırılanın kuşku yoluyla açığa çıkmasını sağlamaktır.
Özünde sahte dedektiflik ve hedef şaşırtma olan üç ardışık katmanda; aranılan, takip edilen, izlenen, delil toplanan, araştırılan, sorgulanan veriler yoluyla ‘ıssızlık’ içkinleşir. Böylelikle abartılı kent metaforu, bireyin kente ve kolektif hafızaya karşı verdiği tek kişilik arayışla oyunsallaşır.
Studio-X Istanbul hakkında
Columbia Üniversitesi’nin bir girişimi olarak dünyanın sayılı kentlerinin ardından İstanbul’da kurulan Studio-X Istanbul, kentin bugün ve gelecekte karşılaşacağı sorunları tanımlamayı ve çözümleri için yeni düşünce biçimleri üretmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda Studio-X Istanbul uzmanlar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler arasında bilgi alışverişini sağlayacak yeni bir platform oluşturuyor. Borusan Holding ve Enka Vakfı’nın öncü sponsorluğunu üstlendiği Studio-X Istanbul, Columbia Üniversitesi'nin tüm fakülteleriyle projeler sürdüren, Columbia Global Centers | Türkiye ile koordineli çalışıyor.
Meclis-i Mebusan Caddesi 35A - 34433 İstanbul
X X X X X X X X X X X X X X X X X X X X X X X
‘Cemetery of Architects’ at Studio-X Istanbul
During January 31st - March 28th, Studio-X Istanbul hosts Tayfun Serttaş's exhibition ‘Cemetery of Architects’ and the launch of his book ‘Trilogy of the Deserted City’.
As its second project during January 31st - March 28th, 2014, Studio-X hosts Tayfun Serttaş's exhibition, "Cemetery of Architects" in which the artist examines the relationship between the physical identity of urban space and the individual through an archive. Studio-X, an initiative of Columbia University, is founded in Istanbul in December 2013 with leading support from Borusan Holding. The exhibition, eponymous with an installation by the artist, brings together works that problematize the impact of historic interruptions on Istanbul's cultural map. In "Trilogy of the Deserted City", to be launched in parallel to the opening, the artist shares with the viewers the background of three different projects in which the same historic problem is attempted to be resolved through various media and methodologies. "Cemetery of Architects" exhibition is supported by a six-week public programming under the heading "half-century before, half-century after".
Cemetery of Architects
Architectural inscriptions, which could be read on the corners of buildings in Istanbul in the last quarter of the 19th century, evidence the parallel development of the identity of the individual to modernism. Instead of the anonymous architecture of the period before Westernization, these individual architects felt the need the work on their own, playing a role in forming a professional community in a contemporary sense. In contrast to traditional palace architects, supported by the state, the architects of apartment buildings that primarily work within narrow urban lots give direction to civil architecture with their minor activities. As the empire enters a period of Westernization, the cultural rights provided by the rescript of Gülhane and the land cleared by the 1870 Pera fire opened up the path to the building of apartment buildings that was necessitated by the new life style; Istanbul's urban identity is almost re-created with the eclectic style of architectural structures that arose from the synthesis of the European and the Ottoman in the short span of fifty years.
The modernization of the Republic that refused to take as its heritage previous formations of modernity and the moving of the capital city to Ankara stopped the most revered client—the state—from receiving services of projects and design from the industry of architecture, preparing the ground for the architectural interruption experienced in Turkey. The policy of Turkifying the economy that began in the period of the Party of Union and Progress would extend into the early Republic, revising architecture as an area to be conquered. Through the system of thinking that was on the background of the First National Architectural Movement, the re-capturing of this area that was dominated by "others" in the period of the Westernization of the Ottomans was as crucial as the "independence of the country." The ideology that dictates the re-construction of the concept of the architect through national identity consequents in the absolute erasure of civil architectural heritage and the actors from shared memory.
Cemetery of Architects proposes to open up to discussion the buildings of the period, some of which are destroyed within plans of urban transformation, through their architects beyond nostalgia and local exoticism as legitimate and indispensable actors with the tools of contemporary research.
Cemetery of Architects is supported by Silkar Mining and Trading Corporation and Tabanlıoğlu Architects.
Trilogy of the Deserted City
Trilogy of the Deserted City is an experiment dedicated to problematize the consequences of the loss of its population and the periodic emigrations from Istanbul—one of the most crowded cities in the world—as much as the internal migration that it received, on its cultural memory.
The aim is not to be relieved of a sense of guilt evoked by the city through putting pieces of unorganized data next to each other. It is to call upon the souls that have remained hanging in its ominous history, disabling the unconscious, confronting the abnormalities, revealing the repressed through skepticism.
In the three consecutive layers of fake investigation and misdirection, the "desertedness" that is sought, followed, watched, evidenced, researched, interrogated is internalized. Thus the exaggerated urban metaphor becomes a game through a one-person search against the city and collective memory by the individual.
About Studio X Istanbul
As an initiative of Columbia University, Studio-X Istanbul was founded in Istanbul after having been established in other major world cities, aiming to define the problems that the city encounters today and will encounter in the future and to produce new ways of thinking to solve these problems. Studio-X Istanbul creates a new platform to facilitate the sharing of knowledge between experts, universities, non-governmental organizations, and local administrations. Studio-X Istanbul, has leading support from Borusan Holding and Enka Foundation, and works in coordination with Columbia Global Centers | Turkey, which produces projects with all faculties at Columbia University.
Meclis-i Mebusan Caddesi 35A - 34433 İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder