24 Haziran 2014 Salı

Trans, güzel? "Miss Trans of Turkey" üzerine notlar.


Türkiye'nin artık bir trans güzeli var; Yankı Bayramoğlu.

Öncelikle bu ismi bir köşeye kaydedelim, çünkü Yankı Bayramoğlu Türkiye'nin juri huzurunda kamuya duyurulan ve oylama yoluyla seçilen ilk transseksüel güzeli. Yeni bir anlam dünyasının ilk ikonu. Bugün pek anlaşılmasa da, seneler sonra sık sık referans vereceğimiz bir isim. Aldığı ödülü nefret suçlarına kurban giden bütün lgbtt'lere ithaf edecek kadar politik, Trans Onur Yürüyüşü'ne tacıyla katılacak kadar öncü, tacının sorumluluğunu hayat boyu taşıyacak kadar göz kamaştırıcı.

Seneler boyunca şiddet pornosunun vazgeçilmez özneleri olarak görsel kültürde suistimal edilen transseksüel bireyler, bugün 'güzellikleriyle' görünür olmak istiyorlar. İşte bu noktada, günlerdir süregiden 'hayırlı' bir tartışma da vuku buluyor. Tartışma transseksüeller arasında.




Yer yer dahil olduğum ve takip ettiğim tartışmanın iki ekseni şöyle;

Muhalif grup: Kesinlikle böyle bir yarışmaya karşı. Heteronormatif kalıplar üzerinden belirlenecek bir 'güzelliğin' translar üzerinde kriter olarak kullanılmasını sorunlu buluyor. Yarışmanın ideal güzeli değil, toplumsal normlara karşı gelen 'güzeli' seçmesi gerektiğine inanıyor. Bu bağlamda yarışma bir ironiye dönüştüğü noktada önemli, dönüşemediği noktada riskli görülüyor. En çok dillendirilen kaygı ise böyle bir yarışmanın 'sisteme alet olma' riski taşıması. Sanki sistem, trans bireyleri 'güzelleştirmenin' peşindeymiş gibi..

Katılımcı grup: Kesinlikle yarışmayı destekliyor. Bu güne değin, maruz kaldığı en vahim koşullar altında temsil edilme 'şansı' yakalamış bir kitlenin, kendi temsil kültürünü yaratmasından yana. Mücadelenin yalnızca üçüncü sayfa haberleri üzerinden değil, bütünlüklü bir varoluş savaşı olarak farklı kulvarlarda da verilmesi gerektiğini savunuyor. Bu grubu oluşturanlar daha genç ve heyecanlı aktivistler, haliyle kendini uzun yıllar sol söylem üzerinden tanımlamış aktivistlerle aralarında bir mesafe var, liberal kültüre daha yatkın, kendi fırsatlarını yaratmaya daha açıklar. Daha okunaklı bir dille yazıyorlar ve onlar için öngörülen 'küskün aktivist' kalıplarına sıkışıp kalmak istemiyorlar.

Her açıdan ikinci gruba yakın durduğum için birkaç not eklemek istiyorum.

Geçtiğimiz haftalarda enterasan bir güzellik yarışması Beşiktaş Kültür Merkezi'nde, İstanbul'da yaşayan Filipinli kadınlar arasında gerçekleşti. Programı, Filipinli göçmen kadınları uzun yıllardır takip eden arkadaşım Köken Ergun sunduğu için bu kadınların 'güzellik hevesini' bir kez daha sorgulama fırsatı buldum.. Güzellik Yarışması, kadınlar arasında bir sosyalleşme aracı olarak işlev görüyor, onları birbirlerine yaklaştırmanın yanında, içinde yaşadıkları toplumla tanışmalarını hızlandırıyor. Bu kadınların hepsi, gündelik hayatlarında temizliğe giden göçmen işçiler. Fakat yılda bir kez olsun, işçi kimliklerini bir kenara bırakıp 'güzellikleriyle' yarışıyorlar ve sayıları kaç olursa olsun, gittikleri her yere bu organizasyonu taşıyorlar... Üstelik Filipinliler, genetik yapılarından ötürü Batı dünyasının öngördüğü güzellik kriterlerine pek uymuyorlar. Olağanüstü bir varoluş yöntemi!

Böyle bir ortamda, senede bir kez olsun hakkı verilerek yapılan bir güzellik yarışması neden trans bireylere çok görülüyor(?) demeyeceğim. Ancak argümanımız neoliberal dünyanın göçmenlere, işçilere ya da transseksüellere dayattığı koşullar ise, GÜZELLİĞİN, tüm bu kavramlardan çok daha eskiye dayandığının altını çizeceğim.

Kendini topluma 'malzeme etmek' diye bir şey yok. Bugün gerçekleşen onur yürüyüşlerinden, panellere, sokak gösterilerinden, imza kampanlayarına kadar yaptığımız aktivitelerin tümü, toplumun geri kalanına kendimizi ifade etmekle ilgili. Bu bağlamda güzellik, belki de en fazla talip olunması gereken alanlardan biri.

Üstelik aldığım duyumlara göre Yankı Bayramoğlu, pek yakında Tayland'ta gerçekleşen 'Dünya Trans Güzellik Yarışması'nda Türkiye'yi temsil edecek! 'Miss Trans of World' olarak Türkiye'ye dönmesinin kime ne zararı olabilir? Emin olalım, faydası var.. Senelerce verilmiş güç bela bir mücadelenin en zarif zaferlerinden biri olarak. Yalnızca bizlere değil, Yankı'nın şahsına hiç değil, toplumun geri kalanının anlam dünyasında 'güzele duyulan hayranlığın' kalıcılığı var. Tarihini 'güzellikle' yazanlara kutlu olsun!

'Çirkin kadın feminist olur' algısını yıkmaktan,
daha güzel ne olabilir ayrıca?

POZİTİF TEMSİLİN GÜCÜNE İNANALIM.

Hiç yorum yok: