9 Eylül 2009 Çarşamba

Dedemin Bahçesi


Tayfun Serttaş’ın ‘günümüz şartlarında köken arayışı ve etimoloji’ başlığından yola çıkarak kurguladığı ‘Seni Seviyorum!’ isimli enstalasyonu, iki farklı bireysel deneyim arasında karşılaştırmalı bir dil yaratıyor. Sanatçının üretim geçmişine dair iki ‘özdeş’ mezar imgesi üzerinden kurduğu ilişki, Türkiye'de süregiden kimlik tartişmalarinin doğurduğu radikalleşmeyi keskin ve mesafeli bir dille sorguluyor.

Sanatçının 2007 senesinde projelendirdiği ‘Sabiha Gökçen için’ isimli mezar heykeli üzerinde Ermenice olarak Kezi Gı Sirem (Seni Seviyorum) yazıyor. Hrant Dink’in 2004 Şubat’ında ‘Sabiha Hatun’un Sırrı’ başlığıyla kaleme aldığı yazı, yakın tarihin en acı verici cinayetlerinden birine zemin hazırladı. İlk etapta magazin değeri dışında önem taşımaması beklenen bir akrabalık haberinin, ilerleyen günlerde ülke gündeminde yarattığı provakatif etki tedirgin ediciydi...

19 Ocak sonrası, sanatçının geçirdiği çöküntüye dair bir not üzerinden heykelleşen ‘Seni Seviyorum’, internet karşısında rastlantısal olarak tanıklık edilen bir anıya dayanıyor. Sabiha Gökçen’in, dostu Pars Tuğlacı’ya duyduğu sevgiyi taçlandırmak amacıyla birgün ona Ermenice olarak Kezi Gı Sirem (Seni Seviyorum) dediği bir hatıranın anlatısı, yaşanmakta olan köken şizofrenisine geç kalınmış bir vicdani cevabı Gökçen’in ağzından veriyor.

Sanatçının - bir dipnot olarak - heykelin uzak bir noktasına konumlandırdığı ‘dedemin bahçesi’ isimli belgeleyici çalışma ise 12 yaşında yaptığı bir çizime ait. Yaşamında yalnızca üç kez gördüğü, Anadolu’daki metruk dede evinin bahçesinde korunan Ermeni mezar taşları ile yaşadığı deneyim, 19 Ocak 2007 tarihiyle arasında bireysel bir köprü işlevi görüyor. Çizimin okunaklı üst bölümünde açık olarak ‘Hacı Ğazar Mıkhalyan’a ait olduğu anlaşılan mezar taşının geriye kalan büyük bölümü okunamıyor. İlerleyen kelimelerde, okunabildiği kadarıyla Toğuts (bıraktı), Zgin (karısına), Sepagan (mülkü), Nnçe (yatıyor/uyuyor) ve Dan (evi) ifadeleri yer alıyor. 1887 tarihli mermer blok, benzer kalıntılarla birlikte dedeye ait metruk evin bahçesinde ‘korunmaya’ devam ediyor.

‘Sabiha Gökçen için’ ve ‘Dedemin Bahçesi’ isimli iki farklı döneme ait çalışma arasında kurgulanan bağlantı, bir üst başlık olarak ‘Seni seviyorum!’; bugünün siyasal konjonktüründen yola çıkarak geçmişin sürekliliğine odaklanıyor.

Hiç yorum yok: