step by step
“19.yüzyılda
giderek hızlanan bir tempoyla Osmanlı kültür alanında mimarlık mesleği bir
gayrimüslim tekeli haline gelir. Önceleri Ermeniler ağırlıklıdır; yüzyılın
ikinci yarısında ise ağırlık Rumlar’a geçer. Onlarla sadece Levantenler rekabet
edecek kadar güçlüdür. Ekonomik gücü artan ve Avrupa’daki odaklarla ilişki
kurma alışkanlıkları geliştirenler, çağdaş mimarlık kariyerinin kuruluşunda da
öncülük rolü oynarlar. Doğal olarak tüm etnik-dinsel cemaatler öncelikle kendi
mimarlarına iş vermeyi yeğlerler. Ancak, ülkenin yapısını belirleyen ikilem,
etnisiteler-arası dengesizliğin ekonomik açıdan ve siyasal güç bağlamında
karşıt biçimlenmesine yol açmaktadır. Ekonomik etkinlikler açısından güncel
kapitalizmle bütünleşme becerisini gayrimüslim gruplar gösterebilmekte, siyasal
iktidar ise Türkler’in elinde olmayı sürdürmektedir. Gayrimüslimler bu tarihsel
bağlamda “ötekileştirilirler”. Kamu kaynaklarını ve siyasal iktidarı elinde
bulunduranlar, “ötekiler”in tekellerini devlet yönetim pratikleri aracılığıyla
kırmaya geç 19.yüzyılda başlarlar. Mimarlık bağlamında Mühendishane ve Sanayi-i
Nefise Mektebi Türkler’i yapı üretim sistemine sokmayı sağlayan kurumlardır.
Mesleğin etnik ayrımcı yapısını başarıyla değiştireceklerdir. Birinci Dünya
Savaşı önce Levanten mimarları tasfiye etmeyi sağlar. Bir kesimi ülkelerine
döner. Savaş bittiğinde küçülen imparatorluk ve İstanbul, artık eskisi kadar
çekici mimari hizmet olanakları sunmaz. Başkent Ankara’ya taşınınca, en büyük
müşteri olan devlet İstanbul mimarlık sektörünün eski üyelerinden proje hizmeti
talep etmeyi tümden durdurur. Daha İttihat ve Terakki döneminde başlamış olan
ekonomiyi Türkleştirme politikaları Erken Cumhuriyet’te de uygulanır. Sonuç, “ötekiler”in mimarlık piyasasından
hem müşteri, hem de tasarımcı olarak silinmesidir. Kimliğine ilişkin izler en
zor bulunan özneler ‘ötekiler’dir.”
Uğur
Tanyeli, “Mimarlığın Aktörleri”
s.373 Garanti Galeri, 2007 – İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder