Bazan
Ali Akay
Bazan; Türkçede bir zarf olarak kullanılmaktadır. Zarf demek isimleri, sıfatları veya
fiilleri kendi türünden olan kelimeleri yer, yön, zaman, durum, miktar ve soru
olarak etkileyen, onları belirten ve dereceleyen kelimeler zarf’tır. Kullanım
olarak, söylenenin doğrulanması için zamanlardaki geçişkenligi, değişimi
göstermek için söylenen veya yazılan bir zarf. Değişimleri ele alan bir ifade
biçimi.
Gerçek olan ve olmayan arasındaki gidip gelmeleri ifade
eden bir anlatım tarzı, bazan.
Rastlantısal olarak bazan gerçeği bazan ise yalanı göstereme biçimi. Nietzsche
‘’Putların Alacakaranlığı’’ adlı kitabında dünyanın bir masal olduğunu
yazmıştı. Bir hatanın tarihi olarak dünyanın bir masal haline geldiğini
vurguladığında, biz artık masal bir dünyadan, masal gibi işleyen bir önermeden
bahsediyoruz demektir.
Sirenler şarkı söylediklerinde mırıldanır gibi sözleri
anlaşılmaz bir ilahiye ait ritmik
bir melodinin içinde kalındığında bazan
zarfı bize dünyanın masalını anlatmaya başlamıştır. Soru ‘’nasıl oldu da dünya
bir masal oldu?’’ sorusuna odaklanmakta. Yalan olarak veya hata olarak bazan
bir zarf anlatısıdır.
Fabula. Anlatının bir masal olarak işlediğini takip ettiğimizde,
metinlerde ve ilahilerde, bir tiyatro sahnesinde buluruz kendimizi. Sanatsal
bir maske ile hareket etmeye başlamışızdır. Gülen ve ağlayan iki maskenin
sayesinde dünyanın iki eylemi aynı anda yapmaya başladığı bir dünya olarak
masal anlattığını söyleyebiliriz.
Zarf olarak bazan sözcenin başında ve
ortasında da yer alabilir. Masallardaki gibi zamansallık düz çizgisel ve
rasyonel olmayabilir. Sözcenin temasını bağlı olarak bazen bize doğru
gelmektedir sözce, bazan ise
gelmemektedir. Sık sık gelebilir mi ? Yahut bazan
mi gelir ? Bazan demek ki sık sık
olmayandır, değişkenliği taşıyandır. Oluşun her zaman aynı şekilde gitmediğini
ve gidemeyeceğini ileri sürmektir. Gelenlerin bazan gerçek bazan de
gerçek dışı olduğuyla ilgilidir.
Ruhlar mı yoksa hayaletler mi bize bazan musallat olacaklardır? Bu sahnede o zaman bazan hayaletler vardır (Edip Cansever ve Turgut Uyar bize
seslenmektedirler) veya ruhlarla canlı, etli ve kanlı bir şekilde sandal
sefasına çıkılır. (Elinde yeşil renkte oyuncak tavşanıyla Lale Müldür, İsa’nın
hayaletini oyuncak kurgu kahraman ‘’Bugs
Bonny’’ ile yer değiştirmiş olarak saklamaktadır; musallat olacak
hayaletleri, yanında gezdirmektedir).
Süreç içinde bu zaman zarfı hep aynı şekilde ilerleyecek
midir? Yoksa aradaki boşluklarla, arada zamanlarla, masal haline mi gelecektir,
anlatı? Birisine cevap mı verildiğinde bazan
bizi takip eder? Bazan arkada yer alır: Hüzünlü müdür dünya? ‘’Evet, bazan! ‘’Bazan hepimiz birer hayaletiz;
ama hep başka hayaletleri de çağırmaktayız bazan.
Yalan da söyleriz bazan. Doğruyu da.
Bu bir diyalogdur. Hatta bazan
felsefi bir diyalogdur da. Masallarda cehennem her zaman görünür bir şekilde
verilmektedir, hatta ‘’bazan’’
abartılı bir şekilde olsa bile.
İstanbul Türkçesine ait gibi durmaktadır ve gramer
kurallarının dışında kalmıştır: bazan.
Bazen standart Türkçede kullanıldığında ‘’bazan’’,
bunu baz alan bir bazen vardır, yerelleştirilemeyen bir dil içinde
kullanımında; halbuki bazan bunu baz
almaz, azınlık dildir, azlık olarak işlemektedir. Hatalıdır.
Nietzsche’ye geri dönelim: Bazan dünya bir masal dünyası mıdır? Anlatı masala mı dönüşmüştür. Yalanın da bir tarihi vardır, ama bazan gerçektir ve bazan de yalan. Yalan söylerken bile bazan, doğruyu söylemekteyizdir: Bütün Giritliler yalancıdır. O zaman Epimenides bir Giritli olarak de yalancıdır. Dünyanın hatası, o zaman, BAZAN yalandır; yani, hata yalandır; çünkü bazen tam da o gerçeğin kendisi olarak karşımızda dimdik durmaktadır.
Nietzsche’ye geri dönelim: Bazan dünya bir masal dünyası mıdır? Anlatı masala mı dönüşmüştür. Yalanın da bir tarihi vardır, ama bazan gerçektir ve bazan de yalan. Yalan söylerken bile bazan, doğruyu söylemekteyizdir: Bütün Giritliler yalancıdır. O zaman Epimenides bir Giritli olarak de yalancıdır. Dünyanın hatası, o zaman, BAZAN yalandır; yani, hata yalandır; çünkü bazen tam da o gerçeğin kendisi olarak karşımızda dimdik durmaktadır.
Ali Akay
Bazan is used as an adverb in Turkish. The words that define and grade the nouns, adjectives and verbs in terms of location, direction, time, state, amount and question are called adverbs. An adverb is used in order to show transitivity and alteration of the tenses with the aim of confirming what is said. It is a form of expression dealing with alterations.
Bazan (sometimes) is a phrase which
describes the ebbs and flows between the real and the unreal. It’s a form of
coincidentally showing sometimes the real and sometimes the lie. Nietzsche
stated in his book “Twilight of the Idols” that the world is a tale. When a
mistake highlights that the world has become a tale, then we are talking about
a tale world, a proposal which works as a tale.
When the sirens start singing, when
we find ourselves in an incomprehensible, ryhtmical melody like a murmur,
belonging to a carol, the adverb bazan (sometimes) has started to tell us the
tale of the world. The question focuses on “How come the world has become a
tale?” Bazan (sometimes) is an adverbial clause either as a lie or a
mistake.
Fabula. When we follow the line of
narrative as a tale, we find ourselves on a theater stage in texts and carols.
We have started to act with an artistic mask. Thanks to the laughing and crying
masks, we can say that the world is telling a tale since the two actions are
simultaneously happening in the world. The adverb bazan (sometimes) can be at
the beginning or in the middle of the statement. Temporality may not be linear
or rational like it is in tales. Depending on the theme of the statement, the
statement sometimes comes to us, sometimes does not. May it come often? Or does
it come sometimes? It means that sometimes does not happen often, it bears
variability. It somehow suggests that existence does not always follow the same
way, it cannot. It is about the coming things being sometimes real and sometimes
unreal.
Will we be haunted by souls or
ghosts sometimes? So there are ghosts on this stage sometimes (Edip Cansever
and Turgut Uyar are calling out to us) or one can go on a row boat with lively, fleshy and bloody souls. Lale Müldür,
with a green stuffed bunny in her hand, has been hiding the ghost of Jesus
disguised as fictitious character Bugs Bunny. She is carrying around the ghosts
which will haunt her.
Will this adverb of time continue
the same way during the process? Or will it turn into a tale, a narrative with
the intervals, through the passing time? Does bazan (sometimes) follow us when
an answer is given to someone? Sometimes it stays behind: Is the world sad?
“Yes, sometimes!” Sometimes we are all ghosts; but sometimes we keep calling
out for other ghosts. Sometimes we lie, too. We tell the truth. This is a
dialogue. Sometimes it is even a philosophical dialogue. The hell is always
visible in tales, “sometimes” even exaggeratedly visible.
It looks like it belongs to İstanbul
Turkish and it is left out of the realm of grammatical rules: bazan (sometimes).
When “bazan” is used in standard Turkish sometimes, within its use in a
language that cannot be localized, there is a “sometimes” which is based on
that. However, bazan does not
use this as a base, minority is language and it works as a scarcity. It is
faulty. If we turn to Nietzsche again: Is the world a tale world sometimes? Has
the narrative turned into a tale? Lie also has a history but sometimes it is
real and sometimes a lie. Even it we are lying sometimes we tell the truth: All
the Cretans are liars. Then Epimenides is also a liar since he is a Cretan. The
mistake of the world then, BAZAN is a lie, hence mistake is also a lie, because
bazan just stands upright before us as the reality itself.
1 yorum:
''bazen'' olmasın o.
Yorum Gönder