Maryam Hanım’ın siyah beyaz hafızası
İstanbul’un
insana dair hafızasını yüz bini aşkın siyahbeyaz kareden seyretmek ve istediğin
hikâyeyi düşlemek... Maryam Şahinyan’ın 60 yıl boyunca Galatasaray’daki
stüdyosunda çektiği fotoğraflar İstanbul’un gayrimüslim panoramasını,
Beyoğlu’nun anlatılmamış nice hikâyesini barındırıyor. Benim de ucundan
yakaladığım eski Beyoğlu’nun.
Ayşe Özbek Karasu
Niverik, Koharik, Arpi, İlda, Mayda, Tamara, İda, Rita, Hera, Armenuhi... Avusturya Lisesi’ndeki sınıf arkadaşlarımın sadece birkaçı. Acaba onlar da Maryam Şahinyan’ın 1. Dünya Savaşı’ndan kalma körüklü ahşap fotoğraf makinesi karşısında, gömlek altına gizledikleri haçlı kolyeleri çıkarıp, saçlarını da salarak kimliklerini dökmüşler miydi ortaya? Hiç dillendirmedikleri Ermeni kimliklerini? Okul çıkışı Kuledibi’nden Tünel’e tırmandıktan sonra, İstiklal Caddesi’ni arşınlarken, Foto Galatasaray’a uğrayıp kız kıza ya da ne bileyim aile efradıyla o siyah beyaz deryaya dalmışlar mıydı onlar da? Maryam Hanım’ın gözleriyle buluşmuşlar mıydı?
Niverik, Koharik, Arpi, İlda, Mayda, Tamara, İda, Rita, Hera, Armenuhi... Avusturya Lisesi’ndeki sınıf arkadaşlarımın sadece birkaçı. Acaba onlar da Maryam Şahinyan’ın 1. Dünya Savaşı’ndan kalma körüklü ahşap fotoğraf makinesi karşısında, gömlek altına gizledikleri haçlı kolyeleri çıkarıp, saçlarını da salarak kimliklerini dökmüşler miydi ortaya? Hiç dillendirmedikleri Ermeni kimliklerini? Okul çıkışı Kuledibi’nden Tünel’e tırmandıktan sonra, İstiklal Caddesi’ni arşınlarken, Foto Galatasaray’a uğrayıp kız kıza ya da ne bileyim aile efradıyla o siyah beyaz deryaya dalmışlar mıydı onlar da? Maryam Hanım’ın gözleriyle buluşmuşlar mıydı?
Maryam Şahinyan erkek egemen stüdyo fotoğrafçılığına
1930’larda başlayıp babadan devralarak 1985’e kadar sürdürüyor. 1911’de
Sivas’ta varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya geliyor Maryam. 1915
olaylarıyla hayatları altüst oluyor, İstanbul’a göçüyorlar ailecek. Baba Mihran
Şahinyan, Foto Galatasaray’a ortak oluyor. Annesini erken kaybediyor Maryam,
Saint Pulcherie’deki eğitimini yarıda bırakıp stüdyoda babasına yardım etmeye
başlıyor. Hiç evlenmiyor, 1985’e kadar tam 60 yıl, Şişli’deki evinden
Galatasaray’da bir hanın üst katındaki stüdyosuna kadar yürüyerek İstanbul’un
hafızasını, Ermeni, Rum ve Yahudi azınlık panoramasını, 1942 Varlık
Vergisi’nden 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na tarihsel katmanlarını siyah beyaz
karelere aktarıyor. 1996’da göçüyor bu dünyadan.
Ve sanatçı/araştırmacı Tayfun Serttaş, Maryam Hanım’dan
miras hazineye denk düşüyor. 1985’te Şahinyan’ın stüdyoyu devretmesinden sonra
el değiştiren tamamı siyah-beyaz negatif ve cam negatiflerden oluşan fotoğraf
arşivini, Aras Yayıncılık’ın sahibi Yetvart Tomasyan’ın, İstiklal Caddesi
Hıdivyal Palas’ın ikinci katındaki deposunda buluyor. Tam 20 yıl unutuluşta
yatan 1139 kutu dolusu negatif film bekliyor Serttaş’ı. 200 bine yakın negatif,
Tayfun Serttaş ve ekibi tarafından iki yılda tasnif ediliyor. 2011’de ilk kez
SALT Galata’da kamuya açılıyor arşiv.
“FLASHBLACK”
Ve şimdi Pilevneli Gallery’de ilk kez mekânsal kurguyla
yeniden karşımızda Maryam Hanım’ın merceğinden yansıyan “flashblack” hikâyeler.
Serginin adı anlamlı; “Flashblack”. İstanbul’un hatırlamamak üzerine kurulu
sosyokültürel düzeneğinde, geçmişte nasıl bir demografide yaşadığımızı,
saç-baş, kılıkkıyafet ve aksesuvarlarımızla neye benzediğimizi, Anadolu’dan
göçle birlikte önceki kimlik katmanlarının yerini kimlerin aldığını, sınıfsal
değişimi, görsel tarihin bilinç akışıyla aktarıyor sergi.
Dört adet vesikalık dışında kendisine ait hiç fotoğrafı
yok Şahinyan’ın. Ama yüz binlerce fotoğraf çekip rötuşlamış, banyo ettiği
filmlere numara ve tarih düşmüş. Şehrin merkezindeki etnik, sosyal, kültürel,
dinsel ve ekonomik dönüşüme eşlik etmiş. Maryam Şahinyan’ın bir kadın olarak
estetik dokunuşu tabii ki var fotoğraflarda, etnik veya dinsel temsiliyeti
anlatan mizansenlerde. Ama esas mesele o imajların içinde saklı olan bilgi. Ve
bana kalırsa, çok merak ettiğim bireysel hikâyeler. Kimbilir nereden nereye
savrulan hayatlar.
“Flashblack” hikâyeler derken, düşlemesi size kalmış.
Tayfun Serttaş’ın sözleri bana okul arkadaşlarımın hiç anlatmadıkları hikâyelerini
düşletiyor meselâ. Tam da şu sözler: “Sene 1970’ler, Maryam’ın stüdyosuna
girince kazaklarının altında sakladıkları haçlı kolyelerini göğüslerinin
üzerine çıkartıyor, saçlarını döküyor, omuzlarını açıyor bu kadınlar. Foto
Galatasaray içerisi, orayı içeri yapan Maryam’ın ta kendisi. İşte burada biz
‘içeriyi’ izliyoruz. Çok buruk, çok kırılgan, çok zarif, benim hâlâ kalbim
sızlıyor izlerken.”
Tayfun Serttaş’ın yüz bini aşkın Maryam Şahinyan fotoğrafından oluşan kişisel sergisi “FLASHBLACK”, 27 Nisan - 26 Mayıs tarihleri arasında Pilevneli’de.
Tayfun Serttaş’ın yüz bini aşkın Maryam Şahinyan fotoğrafından oluşan kişisel sergisi “FLASHBLACK”, 27 Nisan - 26 Mayıs tarihleri arasında Pilevneli’de.
Kaynak; "Maryam Hanım'ın siyah beyaz hafızası"
Ayşe Özbek Karasu, 29 Nisan 2018, HABERTURK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder