10 Haziran 2013 Pazartesi

kesik kesit: bir kentin modernliği ve modernin yalnızlığı.

Gezi notlarımdan;

Çünkü herşeyden önce bu direniş, milyonlarca İstanbulluya İstanbul'u kimlerle paylaştığını göstermesi açısından emsalsiz oldu. Bir kente onurunu asıl geri kazandıracak olan şey buydu; bizler arasındaki gizli bir müzakere.

O güne kadar apartman duvarlarına sıkışmış, altlı üstlü yaşamların kuytularında gizlenen yüzler, ilk kez gerçek hayatta göz göze geldi.. Kendi safından, bir diğerinin safına baktı.

Bir parkın, modern insanın bilinçaltına bundan daha büyük bir katkısı olabilir mi? Ya da tersten soralım, hangi AVM bu yüzleşmeyi aynı olağanlık ile yaşatabilir?

Ağacın altında gizlice fotoğrafını çektiği çocukla tanışan genç kadın, çocuk facebook adresini isteyince kahkahalar atarak veriyor... Bahsi geçen özgürlük (özgüven olarak betimlemek de mümkün) tam olarak bu kahkahanın altında.

Dilerim ki, ağaçların gölgelerinde kahkahalar atarak birbirlerimize telefonlarımızı verelim. Bu şehirde hiç de yalnız olmadığımızı göreceğiz.

Bir süredir bu topraklarda, modernizm talebinin kati surette halktan gelmediği bu topraklarda, aynı tabandan modernizmin arzulandığı son büyük çığlık olacak Gezi direnişi. Bu direniş kazandığı müddetçe modernite kazanacak, gibi görünüyor. Diğer türlü mizahi bir post-modernite kurgusunda süregidecek hanedanlık.

İkircikli olduğu kadar ironik bir tablo, modern insanın yalnızlığı ve bir parkın karşı konulamaz libidosu arasındaki flört.

Böylelikle tartışılabilir; individualism sonrası. 

Hiç yorum yok: