11 Ağustos 2013 Pazar

"Pardon my French!" derler / Adnan Yıldız - TARAF


Samos’taydım. Tatil yazısı yazmayacağım, çünkü Mutlu Tönbekeci en âlâ şekilde kitabını yazıyor. Size Yunan adası dersi verecek değilim, geç bile kalmışım. Pisagor’un adası. Hazır adadayken, yüzeysel bir kumsal ortamında Wikipedia’ladık. Herodot’un bizlere aktardığına göre; Pisagor, Mısırlılardan bir ruh göçü öğretisi almıştır. Bu öğretiye göre; ruh ölümsüzdür, vücut yok olunca her defasında meydana gelen bir başka varlığa girer; bütün varlıkları dolaşıp yeniden o zaman doğan bir insan vücuduna girer ve bu 3000 yıl sürer. Kendi anlatırmış, "Bir gün sopayla dövülen bir eniğin yanından geçerken ona acımış ve şöyle demiş: Dur, vurma! Çünkü o sevdiğim bir adamın ruhu, bağırışını duyunca onu tanıdım." diye.

BU YAZI BİRAZ ÖYLE BAŞLADI.

Çok kısa bir andı, Tayfun tanıştırmıştı. Gözlerini ve bakışını hatırlıyorum. Utangaç tavrını. Fotoğraflarını basılı olarak ilk Derya’nın mekânında görmüştüm. O resimleri gördükten sonra herkesin uzlaşacağı üzere, onsuz yazılmayacak gibiydi -şehrin yakın tarihi. Deli tarihi. O fotoğraflar olmadan asla hayal edemeyeceğimiz bir toplumsal hayalgücünün içinden çıkan o ‘gizli’ kimlikleri görmek, -kendi tarihine de bir şey, az şey söylemiyor mu? Ve gırla eğlencenin içinden; ne yaratıcı, ne ışıklı, ne güzel insanlar... Dansözler, şarkıcılar, oyuncular ve müzisyenler; Yeşilçam’ın, Beyoğlu’nun ve bir fotoğraf stüdyosunun tarihi. Nasıl unuturuz onun şahitliğini? Hayatın, bu şehrin ve bizim insanlarımızın en zengin, en güzel ve en siyah beyaz hâllerini. 80 yılı aşmış bir hayata sığan yüzler... Hele dışarısı bu kadar vahşileşirken, standartlaşırken, sertleşirken... Osep Minasoğlu’nu kaybetmedik. O başka bir zamana ve boyuta katıldı. İçinden geçtiği güzelliklerle. Tayfun’un blogundan paylaştığı, duygulu ve ince yazısından: “Modern dünyada aşk yoktur yakışıklım, birlikte üretmek vardır. O yüzden ben sende aşkların, en derinini yaşadım yakışıklım. Tarih denilen enkazın altından kalkmayı, yoktan var etmeyi öğrettik, birbirimize yakışıklım. Birimiz yolun en başında, birimiz en sonunda iken, zamana karşı gerçek bir zafer kazandık yakışıklım. Yalnızca senin ellerin değildi titreyen, gözlerine her baktığımda, belli etmeden, benim de yüreğim daima titrerdi yakışıklım...”

Yazının tamamı için: http://tayfunserttas.blogspot.com/2013/08/yakisikli m.html

Hiç yorum yok: