15 Mayıs 2018 Salı

Siyah-Beyaz negative bir arşiv ama “Apaydınlık Bir Geçmiş” / Klodya Edna Yağsızoğlu - LUYS




Siyah-Beyaz negative bir arşiv ama “Apaydınlık Bir Geçmiş”

Tayfun Serttaş’ın en az iki yıllık emeği ve Maryam Şahinyan’ın 60 yıllık arşivi, bizi geçmişteki hatıralara sürükledi. Sergi salonuna girdiğim andan itibaren, kimlik tartışmalarının yoğun yaşandığı günümüzde, fotoğraflarla sohbet eder gibi oldum. ‘Kadın’, ‘orta sınıf’ ve ‘kentli’ her bir karede, ayrı bir hikaye kovalıyor gibiydim. Aslında bakarsanız çok da uzak gözükmeyen bu tarih 1942 Varlık Vergisi’nden 1974 Kıbrıs Savaşı’na farklı siyasal dönemleri içerir.

İstanbul’da Rum, Yahudi ve Ermeni toplumları seyrelirken Anadolu’dan yeni göç edenlerin çoğalmasına; farklı giyim tarzı saç modeli ve demografik yapıların dönüşümüne, şehre adaptasyon döneminin yol açtığı farklılaşmayı göz önüne serer. Elbette bir kadın fotoğrafçı olarak Şahinyan’ın bu estetik yorumu bizi bu Tayfun Serttaş’ın “FLASHBLACK” sergisine sürükledi.

Ciddi bir ‘görsel hazine’ olan Foto Galatasaray’da asıl amaç; o günkü toplum ve bugünkü toplum arasında hem bir yüzleşme, hem bir iletişim sağlamak ve ortak değerleri sorgulamaktı.  

Klodya Edna Yağsızoğlu

* * *

Peki Tayfun Serttaş kimdir?


Sanatçı, yazar ve sosyal bilimciyim. İstanbul ve Bodrum'da yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji programından 2004 yılında 'kent antropolojisi' alanında hazırladığım tez çalışmasıyla mezun oldum. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Disiplinlerarası Sanat programındaki yüksek lisansımı, 'Modernizm ve kültürel temsiliyet olguları bağlamında İstanbul'da fotoğraf ve azınlıklar' konulu tez çalışması ile 2007'de tamamladım.


Hoş sohbetimiz ardından değerli Tayfun Serttaş’ın anılarından kalemime yansıyanlar...

Tayfun bey, size tanıyabilir miyiz?


2009’da Stüdyo Osep’i açtım. Osep, Maryam ile hiç alakası olmayan, dönemi için avangart fotoğraflar çekmiş bir adamdır. Ben henüz öğrencilik yıllarımda onu geçimi sağlamak için yolda tahta toplarken buldum. Biz varlıklı insanlar değiliz. Fakat her ailenin bir iki kişiye kontenjanı vardır. Sağ olsun ailem beni kırmadı. Elimizden geldiğince ona yardım ettik ve bu küçük alışveriş bizim dostluğumuza sebep oldu. Kediler nedeniyle on iki ev değiştirmek zorunda kaldı ve her ev değiştirdiğinde bana biriktirdiği arşivleri getirdi, “aman Tayfun bunlar sende kalsın” derken kocaman bir arşiv oluştu. Zaten tezimi alan bu konuyu Osep ile masaya oturttuk. Sana bir sergi açayım mı diye sordum; ki çok iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. Yayıncımız Aras olmak üzere; Osep’in kitabını iki yıl temizlik, dijitalizasyon, dijital restorasyon, tasnif kataloglama gibi bir revizyondan geçirdik. Kısacası bütün yeniden gözden geçirildi.
 
Pilevneli Galeri’de “FLASHBLACK” inanılmaz bir sergi diyebiliriz...

Buranın farkı ilk defa 11.000 kare imajı bastık ve halkla buluşturduk. Maryam Şahinyan’ın fotoğrafları büyük bir arşiv bu yüzden uzun süre bekledim. Hem bir kadar uzak ve hem bir o kadar da yakın gördüğümüz bu insanların bir kısmı bugün hayattalar ve yanısıra geçip gidiyor belki aramızdan.

Tayfun bey, dilerseniz biraz da Maryam Şahinyan’dan bahsedelim...

Maryam Şahinyan’ın en büyük dezavantajı evlenmemiş olması. Bana soracak olursanız iyi bir fotoğrafçı mıydı? Değildi ama bu detay kimsenin umurunda da değildi. Işığı, kontrastı ayarlamak gibi bir derdi de yoktu. Ama o dönemin insanlarının kadın ve erkeğe özgü mekanları vardı. O dönemin kültürü açısından diğer stüdyolardan ayrı tutuldu ve Maryam stüdyosunu daha mahrem bir hale getirmişti. Bir defa burada fotoğraf çekmek ve yapmaya dair ciddi bir iş var. Maryam, fotoğrafları çektikten sonra ‘agrandisör’ tekniği ile bastı. Agrandisör tekniğinde büyültme, küçültme hakkı yoktur. Bu yüzden bastı, kopyasını da sattı, filmini ise sakladı. Her stüdyo saklar. Bunun sebebi; adam bir kaç yıl sonar tekrar gelir ve fotoğrafları ister. Hatta her zaman sıcak müşteri gelmez parayı eski kopyalarından kazanır.


Anılara renk gelse de Maryam’ın merceği siyah-beyaz diyebiliriz...

2. Dünya Savaşı’ndan kalma fotoğraf makinasını 1985’e kadar kullanmış. 1972’de İstanbuldaki tüm stüdyolara renkli fotoğraflar girmiş olmasına rağmen; Maryam 1985’e kadar o tabaka filmlerle siyah beyaz fotoğraf çekmeye devam etmiş. Bugün bu çok artistik bir şey gibi algılanırken bunun aksine Maryam çok konservatif bir yapıya sahiptir. Aynı halı, aynı koltuk, aynı önlük, saç modelini hiç değiştirmemiş belki de böyle kendini kamufle etmiştir. Dükkanı hep arkalardaydı. Biraz hayalet gibi var ama yok... Belki de gösterişli olsa zarar görecekti, kim bilir...

Unutmadan Tayfun Serttaş’ın “FLASHBLACK” isimli sergisini 26 Nisan - 26 Mayıs tarihlerinde Pilevneli Galeri’de ziyaret edebilirsiniz. Pazar ve Pazartesi kapalıdır. Siz de zamanda küçük bir yolculuk yapmak istiyorsanız bu inanılmaz sergiyi kaçırmayın derim!

O zaman bu soru da okuyucularımıza; Her sanatçının kendine özgü tarzı, hayata bakış açısı ve onu yorumlayışı vardır. Tayfun Serttaş’ın da değindiği üzere...


Kaynak: Siyah-Beyaz negative bir arşiv ama “Apaydınlık Bir Geçmiş”
by Klodya Edna Yağsızoğlu - 15 Mayıs 2018, LUYS Magazin  


Hiç yorum yok: