Siyah-Beyaz negative bir arşiv ama “Apaydınlık Bir Geçmiş”
Tayfun Serttaş’ın en az iki
yıllık emeği ve Maryam Şahinyan’ın 60 yıllık arşivi, bizi
geçmişteki hatıralara sürükledi. Sergi salonuna girdiğim andan itibaren, kimlik
tartışmalarının yoğun yaşandığı günümüzde, fotoğraflarla sohbet eder gibi
oldum. ‘Kadın’, ‘orta sınıf’ ve ‘kentli’ her bir
karede, ayrı bir hikaye kovalıyor gibiydim. Aslında bakarsanız çok da uzak
gözükmeyen bu tarih 1942 Varlık Vergisi’nden 1974 Kıbrıs
Savaşı’na farklı siyasal dönemleri içerir.
İstanbul’da Rum, Yahudi ve Ermeni toplumları
seyrelirken Anadolu’dan yeni göç edenlerin çoğalmasına; farklı giyim tarzı saç
modeli ve demografik yapıların dönüşümüne, şehre adaptasyon döneminin yol
açtığı farklılaşmayı göz önüne serer. Elbette bir kadın fotoğrafçı olarak Şahinyan’ın
bu estetik yorumu bizi bu Tayfun Serttaş’ın “FLASHBLACK” sergisine
sürükledi.
Ciddi bir ‘görsel hazine’ olan Foto Galatasaray’da
asıl amaç; o günkü toplum ve bugünkü toplum arasında hem bir yüzleşme, hem bir iletişim
sağlamak ve ortak değerleri sorgulamaktı.
Klodya Edna Yağsızoğlu
* * *
Peki Tayfun Serttaş kimdir?
Sanatçı, yazar ve sosyal bilimciyim. İstanbul ve
Bodrum'da yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji programından
2004 yılında 'kent antropolojisi' alanında hazırladığım tez çalışmasıyla
mezun oldum. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi
Disiplinlerarası Sanat programındaki yüksek lisansımı, 'Modernizm
ve kültürel temsiliyet olguları bağlamında İstanbul'da fotoğraf ve azınlıklar' konulu
tez çalışması ile 2007'de tamamladım.
Hoş sohbetimiz ardından değerli Tayfun Serttaş’ın anılarından kalemime yansıyanlar...
Hoş sohbetimiz ardından değerli Tayfun Serttaş’ın anılarından kalemime yansıyanlar...
Tayfun bey, size tanıyabilir miyiz?
2009’da Stüdyo Osep’i açtım. Osep, Maryam
ile hiç alakası olmayan, dönemi için avangart fotoğraflar çekmiş bir adamdır.
Ben henüz öğrencilik yıllarımda onu geçimi sağlamak için yolda tahta toplarken
buldum. Biz varlıklı insanlar değiliz. Fakat her ailenin bir iki kişiye
kontenjanı vardır. Sağ olsun ailem beni kırmadı. Elimizden geldiğince ona yardım
ettik ve bu küçük alışveriş bizim dostluğumuza sebep oldu. Kediler nedeniyle on
iki ev değiştirmek zorunda kaldı ve her ev değiştirdiğinde bana biriktirdiği
arşivleri getirdi, “aman Tayfun bunlar sende kalsın” derken
kocaman bir arşiv oluştu. Zaten tezimi alan bu konuyu Osep ile masaya oturttuk.
Sana bir sergi açayım mı diye sordum; ki çok iyi bir iş çıkardığımızı
düşünüyorum. Yayıncımız Aras olmak üzere; Osep’in kitabını iki
yıl temizlik, dijitalizasyon, dijital restorasyon, tasnif kataloglama gibi bir
revizyondan geçirdik. Kısacası bütün yeniden gözden geçirildi.
Pilevneli Galeri’de “FLASHBLACK” inanılmaz bir sergi
diyebiliriz...
Buranın farkı ilk defa 11.000 kare imajı bastık ve halkla
buluşturduk. Maryam Şahinyan’ın fotoğrafları büyük bir arşiv bu yüzden uzun
süre bekledim. Hem bir kadar uzak ve hem bir o kadar da yakın gördüğümüz bu insanların
bir kısmı bugün hayattalar ve yanısıra geçip gidiyor belki aramızdan.
Tayfun bey, dilerseniz biraz da Maryam Şahinyan’dan
bahsedelim...
Maryam Şahinyan’ın en büyük dezavantajı evlenmemiş
olması. Bana soracak olursanız iyi bir fotoğrafçı mıydı? Değildi ama bu detay
kimsenin umurunda da değildi. Işığı, kontrastı ayarlamak gibi bir derdi de
yoktu. Ama o dönemin insanlarının kadın ve erkeğe özgü mekanları vardı. O
dönemin kültürü açısından diğer stüdyolardan ayrı tutuldu ve Maryam stüdyosunu
daha mahrem bir hale getirmişti. Bir defa burada fotoğraf çekmek ve yapmaya dair
ciddi bir iş var. Maryam, fotoğrafları çektikten sonra ‘agrandisör’ tekniği
ile bastı. Agrandisör tekniğinde büyültme, küçültme hakkı yoktur. Bu yüzden
bastı, kopyasını da sattı, filmini ise sakladı. Her stüdyo saklar. Bunun
sebebi; adam bir kaç yıl sonar tekrar gelir ve fotoğrafları ister. Hatta her
zaman sıcak müşteri gelmez parayı eski kopyalarından kazanır.
Anılara renk gelse de Maryam’ın merceği siyah-beyaz
diyebiliriz...
2. Dünya Savaşı’ndan kalma fotoğraf
makinasını 1985’e kadar kullanmış. 1972’de İstanbul’daki
tüm stüdyolara renkli fotoğraflar girmiş olmasına rağmen; Maryam 1985’e kadar o
tabaka filmlerle siyah beyaz fotoğraf çekmeye devam etmiş. Bugün bu çok
artistik bir şey gibi algılanırken bunun aksine Maryam çok konservatif bir
yapıya sahiptir. Aynı halı, aynı koltuk, aynı önlük, saç modelini hiç
değiştirmemiş belki de böyle kendini kamufle etmiştir. Dükkanı hep
arkalardaydı. Biraz hayalet gibi var ama yok... Belki de gösterişli olsa zarar
görecekti, kim bilir...
Unutmadan Tayfun Serttaş’ın “FLASHBLACK” isimli
sergisini 26 Nisan - 26 Mayıs tarihlerinde Pilevneli Galeri’de
ziyaret edebilirsiniz. Pazar ve Pazartesi kapalıdır.
Siz de zamanda küçük bir yolculuk yapmak istiyorsanız bu inanılmaz sergiyi kaçırmayın
derim!
O zaman bu soru da okuyucularımıza; Her sanatçının kendine
özgü tarzı, hayata bakış açısı ve onu yorumlayışı vardır. Tayfun Serttaş’ın da
değindiği üzere...
Kaynak: Siyah-Beyaz negative bir arşiv ama “Apaydınlık Bir Geçmiş”
by Klodya Edna Yağsızoğlu - 15 Mayıs 2018, LUYS Magazin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder