6 Temmuz 2009 Pazartesi

Sanat Yapıtı Olarak ‘Kitap’

Banu Cennetoğlu’nun, 2005 senesinde İstanbul’a yaptığı kesin dönüş sonrası kurulan BAS kendi alanında bir ilk. Alışık olduğumuz sanatçı girişimleri ve galerilerden bir hayli farklı bu küçük mekan, sanatçı kitapları ve sanat bazlı basılı malzemenin bir araya getirilerek toplandığı bir kurum özelliği taşıyor. Aynı zamanda kendi kitap üretimlerini de yapan BAS’ta, Dünyadan ve Türkiye’den, herkesin yararlanabileceği sürekli güncellenen bir arşiv mevcut.


Kitap’ın mevcut kullanımları içerisinde kuşkusuz en çarpıcı örnekler, onun bir sanat yapıtına mekanlık ettiği üretimlerdir. Geçmişte ancak bianellerde ya da tek tük sergilerde karşılaşabildiğimiz bu özgün üretimler, Banu Cennetoğlu tarafından kurulan BAS aracılığı ile bir süredir gündelik yaşamımıza eklemleniyor. Artık evimize dönerken alışık olduğumuz kitapçımız yerine BAS’a uğrayıp, mekanın mühteşem arşivinde saatler geçirmek ya da kendimize bir sanatçı kitabı edinmek mümkün. Banu Cennetoğlu ile sanat pratiklerinin en özgün disiplinlerinden birisi olan sanatçı kitaplarının serüvenini ve BAS’ı konuştuk.

‘Sanatçı Kitabı’ ya da ‘Sanat Yapıtı Olarak Kitap’ birçoğu için oldukça yeni bir kavram. Bu üretim biçiminden tam olarak neyi anlamak gerekiyor?
Sanatçı kitabı, sanatçının kitaba mekan muamelesi yaptığı, kitabı başlı başına bir iş olarak öngördüğü üretim biçimlerini kapsıyor. Burada yapılmış, bitmiş herhangi bir işi belgeleyen basılı bir malzeme ya da katalogdan söz etmiyoruz. Sanatçının kendini ifade edebilmek için doğrudan basılı malzemeye başvurduğu bir üretim biçimi. Ortaya koyulabilmek için kitap mekanına ihtiyaç duyan türden üretimler.

Kitabın, sanat yapıtı olarak kullanımı ne zamana dayanıyor?
Bu sorunun cevabı tarih boyunca çok net olamamış. Ancak bugün, kitabın bir mekan olarak sanatsal kullanımını 18. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkan bir disiplin olarak tanımlıyoruz. İlk örnekler, ressamlarla yazarların işbirliği olarak 1780’ler de Fransa’da görülüyor. Bunlar elle üretilen, çoğu tek kopya olarak hazırlanan, oldukça elitist bir zümreye hitap eden ve yüksek sanat grubuna dahil eserler. Ancak bu durum, sürekli dönüşen form ve kullanımlarla günümüze ulaşmış.

Stephane Mallarme bu dönemin önemli isimlerinden?
Bu anlamda Mallarme çok önemli. Kendi kitaplarının hem grafiğine hem de sayfaların içindeki sekanslara müdahale etmesi çok belirleyici. Ancak bazı tarihçilere göre sanatçı kitabı olarak kabul edilen ilk yapıt, Laurence Sterne’nin The Life and Opinions of Tristram Shandy, Gentleman isimli eseri. Bu yapıt ilk sanatçı kitabı olarak sayılıyor çünkü içerisinde o güne kadar hiç akla gelmemiş müdahaleler var. Tuhaf, tanımsız şekiller, içerisinde hiç yazı bulunmayan simsiyah sayfaların müdahalesi ile bilindik yapıyı kırmaya başlıyor.

Sonraki dönemler olağanüstü hızla kullanımlar çeşitleniyor?
1920 ve 30’lara geldiğimizde Bauhaus okulları çok önemli. 2. Dünya Savaşı sonlarında, Bauhaus mimarları Nazi Almanyasına karşı yoğun politik mesaj içeren sanatçı kitapları üretmeye başlıyorlar. Almanya da basımı mümkün olmayan bu yapıtlar, Güney Amerika’da basılıp ülkeye geri sokuluyor. Bu dönemde sanatçı kitabı, ciddi bir muhalif ve politik misyon kazanıyor. Bu konu Fransa ve Almanya’da hala çok önemli. Beklenmedik bir coğrafya olarak Güney Amerika’da çok önemli. Oradaki kullanımı çok daha sert, eleştirel ve politik olmuş.

1960’lar sonrası Kavramsal Sanat’ın da devreye girmesi ile sanatçı kitabının farklı bir zemine çekildiğinden bahsedebilir miyiz?
60’lar sonrası başlayan Fluxus, Mail Art gibi akımlarla birlite çok daha çabuk üretim ve dolaşım döneminin başladığını söylemek mümkün. Lucy Lippard, Sol Lewit bu alanda çok önemli isimlerden. Başlangıcındaki o elitist tavır, bu tarihlerden itibaren sivilleşiyor. Küçük fanzinler, setler, serigrafi yöntemi ile yapılmış kitapçıklar gibi bir an evvel, çabucak dolaşıma girecek üretimler başlıyor. Bu dönemde yapılan iş illa ki politik olmak zorunda değil, çok daha geniş bir uygulama alanı bulması açısından belirleyici. Günümüze uzanan ve çok sayıda üretimi esas alan tavırda bu yıllarda şekilleniyor diyebilirim.

Çıkış dönemine geri dönersek, özellikle ressam - yazar işbirliği açısında aklıma çok erken örnekler geliyor. Örneğin eski inciller, elyazmaları ve minyatürler gibi resimli kullanımları sanatçı kitabı olarak düşünmek mümkün mü?
Masist Gül bağlantılı olarak şöyle bir cevap verebilirim. Yaptığı bir tabela çalışmasında insan figürleri ile yazı yazmıştı. Abisi sergide bu çalışmayı gördüğünde, direk olarak bunun Ermeni kaligrafisi olduğunu söyledi. Kuş ve hayvan figürleri ile harfler oluşturmak Ermeni kaligrafisinde çok sık rastalanan bir gelenek. Ancak bu ilişki üzerinden bir saptamada bulunmak çok zor. Örneğin dinsel amaçlarla yapılmış tarihi bir üretime, sanatçı kitabı demek ya da o eksende bir değerlendirmeye almak öncelikle yapılış amacından ve fikrinden dolayı bana çok olası gelmiyor. Diğer taraftan, ben bu konunun akademik olarak uzmanı değilim. Kendi sanat pratiğimde yaptığım birşeyken, burada da başkalarıyla birlikte, başkaları için yapma arzusundan ortaya çıktı BAS. O nedenle ki, bu boyutuyla ilgili net bir bilgim yok.

Sanatçı kitaplarının, sanat tarihi içerisindeki belirsizliği de bu alan üzerine söylem üretmeyi zorlaştıran bir etken olsa gerek?
Sanatçı kitabının, bir disiplin olarak şu ana kadar ehlileşememesinin ve sanat tarihi tarafından yutulamamasının tek sebebi bana göre şuna dayanıyor. Sanat tarihine baktığınız zaman tüm akımların bir patlama dönemi oluyor ve böylelikle tarih içerisinde bir yere oturuyor. Böyle bir hafızanın içerisinde bir bakıyorsun, sanatçı kitabı hep var ama hep paralel ilerlemiş. Sınırlı bir dönemde tüketilip, bir döneme ait bir üretim pratiği olarak tıkanıp kalmamış, zaten çok heyecanlı olan şey bu. Kendi içerisinde evirilerek, devirilerek, devrimleşerek başmbaşka bir alan yaratmış.

Sanatçı Kitaplarının Türkiye’deki geçmişini ve üretimini nasıl buluyorsun?
BAS’ın arşivine baktığınız zaman, Türk sanatçılardan gelen malzemenin sayısal olarak orantısızlığı çok düşündürücü. Türkiyeli sanatçıların ürettiği sanatçı kitabı oldukça az. Birtakım üreten ve üretimlerle birbirimizi bulduk. Eminim benim ulaşamadığım kitaplarda vardır ama bildiğim karadıyla sürekli olarak kimse uğraşmamış bu mesele ile. Kavramsal dönemde birtakım üretimler var ancak bir disiplin olarak Türkiye’de kendi alanını yarattığından söz edemeyiz.

Kitap tasarımlarının ya da tasarım kitapların, ‘sanatsal’ olana git gide daha çok yaklaştığı bir ortamda, eline bu türden bir malzeme geçen okuyucu, bunun bir sanatçı kitabı olup olmadığı ayrımına nasıl varmalı?
Bir çalışmanın sanatçı kitabı olarak tanımlanabilmesi için belirleyici olan tek şey, o işin otonom biçimde var olabilmesi. Bir şeyin dokümantasyonu, belgesi, ilüstrasyonu vb. taşıyıcısı olmaması gerekir. Örneğin bir sanatçının işlerini örnekleyen ya da o sanatçı hakkında yazılmış kitaplar dahi karşımıza gelebiliyor. Bunların hiçbirisini sanatçı kitabı olarak düşünemeyiz. Diğer taraftan tasarım odaklı yada kendisi tasarım olan kitaplar var ama bunlarda sanatçı kitabından farklı bir yerde duruyor. Baştan sona sanatçısı tarafından “tasarlanan” içeriğinin kitap biçimini talep ettiği bir sanat yapıtı diyebiliriz sanatçı kitabı içinö yada kısaca sanat yapıtı olan kitap.

BAS’ın bir uzantısı olan Bent serisi, günümüz sanatçı kitaplarını üreten bir girişim olarak nasıl bir yapılandı?
BAS tek kişilik bir girişim olmakla birlikte sanatçı kitabı ve basılı malzeme üretimlerini kolektif birimlerle yürütüyor. Bent, Philippine ile beraber başlattığımız bir proje. Daha net bir tanımla Bent, BAS ve sanatçı Philippine Hoegen ortaklığı ile gerçekleştirilen sanatçı kitapları serisi. Her ikimiz içinde kitaba mekan muamelesi yapma fikri, kitabın bağımsız bir sanat yapıtı olabilmesi ve üretim sonrası belirli bir kurumdan ve zaman diliminden bağımsızca seyircisini bulabilmesi çok heyecan vericiydi. 2005’de bir araya geldik ve 2006’ da üretime başladık.

Bent bu güne kadar ne gibi üretimler yaptı? Üretimlerinde nelere dikkat ediyor?
Bent serisinin ilk kitabı Bent 001, Mayıs 2006’da ilki yayınlanan 6 bölümden oluşan Masist Gül’ün ‘Kaldırım Destanı – Kaldırımlar Kurdunun Hayatı’ adını verdiği el yapımı mecmuası oldu. Sanatçının öngördüğü gibi her ay bir sayı olmak üzere 6 farklı kitaptan oluşan mecmuanın tüm sayılarını Bent 001 olarak aslına sadık kalarak yayınladık. Daha sonra İkinci kitap Bent 002, sanatçı Aslı Çavuşoğlu tarafından hazırlandı. Takip/Poursuite, iki Fransızca –Türkçe, bir Japonca-Türkçe dil kullanma kılavuzundaki hazır cümlelerden ‘yapılmış’ bir polisiye. Bent 003 Şubat 2007‘de çıktı. Sanatçı Emre Hüner kitabın ilk bölümünde anakronistik bir şekilde bir araya getirdiği nesnelerin çizimlerinden görsel sözlük oluşturdu, kitabın ikinci bölümünde sanatçı sadece bu parçaları kullanarak disoptik sahnelerden oluşan ve doğrusal olmayan bir hikaye kurguladı. Bent004 : Sahil Sahnesi Sesi , yada kısa adıyla SSS, bir keşfi paylaşma denemesi olarak değerlendirilebilir. Sanatçı Cevdet Erek okuyucuya sahilin nasıl taklit edilebileceğini ve bu taklidin kişisel bir eylem veya bir gösteri olarak nasıl yapılabileceğini detaylı olarak tarif ediyor, yöntem ve donatınin yanisira gerekli ruh halinden de hassasiyetle bahsediyor. Son olarak geçtiğimiz 30 Mart da Bent 005 in tanıtımını yaptık. Sanatçı kollektifi Atılkunst tarafından hazırlanan Kılavuz sanatçıların kendi cümleleriyle ‘Kılavuz, Türkiye'de seviye atlamak, bir yere yerleştirilmek ve geçiş yapabilmek için verilmesi gereken sınavların tümünden oluşmuştur’.

Son olarak, BAS’ı ziyaret eden izleyicilere neler önerirsin?
BAS için üretim kadar arşivde çok önemli. Dünyadan ve Türkiyeden sanatçı kitaplarının toplandığı, sürekli yeni işlerin eklendiği bir koleksiyonumuz var. BAS’ın açık olduğu saatlerde içeriye giren herkes koleksiyondaki kitaplar ile istediği kadar zaman geçirebilir. Mekandaki sürekli sergi halini, kitapların birbiri olan ilişkisini ve gelen kişinin birçok yapıtla aynı anda karşılaşmasını ve olası ilişkiyi çok önemli buluyorum.

Masist Gül, şiir, resim, kolaj, bakır üstüne çizim gibi çeşitli çalışmaların yanı sıra 80’li yılların başında ‘Kaldırım Destanı – Kaldırımlar Kurdunun Hayatı’ adını verdiği ‘aylık mecmua’ biçiminde 6 kitaplık bir dizi tasarladı. Gül’ün ölümünden sonra Banu Cennetoğlu ve Philippine Hoegen’in girişimleri ile Bent serisinin ilk 6 kitabı olarak yayınlanan mecmualarda Gül, 1905 ile 1978 yılları arasında yaşayan Kaldırım Fahri adlı bir kabadayının şiddetli ve sert yaşam hikayesini çizgi roman tarzında resmediyor.

Kaynak: AGOS Kitap / Kirk, Sayı: 8 Haziran 2009 / Tayfun Serttas

Hiç yorum yok: