"Geçmişle Yüzleşmek İçin..."
Emrah Kolukısa
Tayfun
Serttaş’ın ‘Flashblack’ adlı sergisi Maryam Şahinyan’ın stüdyo fotoğraflarını
izleyiciyle buluşturuyor. Binlerce fotoğraftan oluşan bu büyüleyici sergiyi
Serttaş’ın rehberliğinde gezdik.
Kadın oturduğu yerden objektifin yukarılarında bir yere
bakıyor. Başının hemen yanı başında da karton kapaklı bir not defteri tutmuş ve
onun üzerinde de küçük bir fotoğraf daha var. Sadece fotoğraf içinde fotoğraf
değil bu fotoğrafı tuhaf kılan; ya da bu kompozisyonu akıl etmek de değil, daha
çok iki uzak hayatın bu şekilde bir araya gelmesi sanki. Belli ki adam
-muhtemelen kocası- ölmüş ve kadın da onu bu şekilde ölümsüzleştirmeye
yeltenmiş. Hayat içinde hayat olmuşlar bu fotoğrafta. Geçmiş ve gelecek
harmanlaşmış, gözümüzün önünde belirmiş. Kadınsa yukarılara bakıyor,
fotoğrafçıya mı, kocasının olduğunu umduğu yere mi, asla bilemeyeceğiz. Ve
bunlardan, bu fotoğraflardan binlerce var, on binlerce... Her biri farklı bir
hikâye, her biri farklı bir hayal.
1139 kutu negatif
Sanatçı Tayfun Serttaş şu sıralar Pilevneli Galeri’de
“Flashblack” başlığı altında sergilenen Maryam Şahinyan’ın fotoğraflarıyla ilk
karşılaşmasını 2011’de yayımlanan Foto Galatasaray adlı kitapta şu sözlerle
anlatıyor: “Hıdivyal Palas’ın ikinci katında, topu topu on beş metrekarelik bir
deponun zemininde, üzerinde kitap kolileri yığılmış halde, yirmi yıla yakın
süredir, dokuz büyük koli içerisinde, 1139 kutu dolusu negatif film bekliyordu
beni.” 1139 kutu dolusu negatif... Gözümde canlandırmak istesem de beceremiyorum
ve bir yandan Tayfun Serttaş ile sergiyi adımlarken bir yandan da
söylediklerini dinliyorum:
“Aslında çok iyi bir tasnif yapmış Maryam. Her kutunun üzerine sayılar
yazmış ve bunları anlamamız biraz zaman alsa da sonunda çözünce işimiz bir nebze
kıolayladı. 1147 yazıyor mesela bir kutunun üzerinde. Bir süre sonra bunun 1947
yılının Kasım ayına ait fotoğraflar olduğunu çözdük ve tüm kutuları kronolojik
bir sıraya sokumayı başardık.” Fotoğraflara baktıkça bir zamanlar nasıl da
farklı bir dünyada yaşadığımızı anımsıyor ve günümüzün instagram ayarlı görsel
dünyasında Şahinyan’ın fotoğraflarının ne anlama geldiğini sorguluyoruz. “Her
kuşak kendi modernitesi yeniden keşfediyor” diyerek söze giriyor Serttaş ve
devam ediyor: “Yani bir miras, bir birikim değil de her yeni kuşakla yeniden
keşfedilen bir şey aslında modernite. O yüzden bu fotoğraflar en çok da ‘Bak bu
olmuştu’ diyebilmek için önemli. Bizde jenerasyonlar birbirinden bir şeyler
devralarak ilerlemiyor; genelde inkâr ve her yeni katmanın bir öncekini
reddedişi söz konusu. Jenerasyonların arasındaki kopukluk çok acayip bir mesele
bu ülkede.
Bizim yok saydığımızın bize aslında çok yakın olduğunu,
bizim ideal saydığımızın da o yok saydığımız şeyin içinde var olduğunu bir
şekilde yeni jenerasyona gösterebilmek önemli. Burada belki her gelen birkaç
fotoğrafla sadece yüzleşecek, birkaç tanesi aklında kalacak ama o ona yetecek.
Oradan instagram’a geldiğiniz zaman... bir yerde şöyle dedim geçenlerde,
instagram’ın olduğu yerde aşk çok zor. Stalker’lık (gizlice takip etmek) var,
bunları ‘stalk’layamazsınız, kendileri için yapıyorlar bunları, dünyaya
duyurmak için değil. Bugün kadar duru, bu kadar net objektife bakamıyoruz bir
defa. Ağzımız burnumuz yamuluyor. Bilmem kaç tane çekip içinden seçiyoruz. Ama
bakın Maryam hiç iki kere çekmemiş. Çekmiş çıkmış, öyle biri. Şimdi artık
instagram fenomenliği diye bir şey var, fotografik olarak kendini belli bir
şekilde yansıtmanın getirdiği bir illüzyon var... Hep kendini olduğundan farklı
göstermek için kullanılan mecralara dönüştü bunlar. Oradan tanıştığım insanlar
var. Instagram’da 50 bin takipçisi olan biriyle tanışıyorum mesela, çok kötü
bir hayat... Orası için yaşıyor mesela, cebinde parası yok AVM’ye gidip Louis
Vuitton’un önünde çekiyor kendisini. Oysa Maryam’in çektikleri öyle değil, hiç
sakil değil.
İçlerinde mizansen yok mu, var. Ama onu da mizansen gibi
yapmış zaten, saklamamış.” Saklamamış belki ama saklanmış Maryam Şahinyan,
yıllarca. Arşivi de bir şekilde saklanmış, Serttaş’ın sayesinde de korunmaya
alınmış. Bu devasa arşivden azımsanmayacak bir bölüm de şimdi bizimle,
yüzleşmemiz, anımsamamız için... Bu yüzleşmeye siz de davetlisiniz.
“Flashblack” 26 Mayıs’a dek Pilevneli Galeri’de görülebilir.
2 yıllık bir çalışma...
Maryam Şahinyan’ın fotoğraf arşivi aslında ilk olarak 2011 yılında kamuyla paylaşılmıştı. Serttaş ve ekibinin 2 yıllık bir uğraş sonucu tek tek temizleyip dijitalize ettikleri arşiv SALT işbirliğiyle dijital ortamda sergilenmiş, bir hayli de ilgi görmüştü. Şimdiyse bu görkemli arşiv ilk kez fiziksel olarak da sergileniyor.
Maryam Şahinyan’ın fotoğraf arşivi aslında ilk olarak 2011 yılında kamuyla paylaşılmıştı. Serttaş ve ekibinin 2 yıllık bir uğraş sonucu tek tek temizleyip dijitalize ettikleri arşiv SALT işbirliğiyle dijital ortamda sergilenmiş, bir hayli de ilgi görmüştü. Şimdiyse bu görkemli arşiv ilk kez fiziksel olarak da sergileniyor.
* Haber kaynağına ulaşmak için TIKLAYIN
Kaynak: "Geçmişle Yüzleşmek İçin..."
by Emrah Kolukısa, 29 Nisan 2018, CUMHURİYET