Kişisel Notum: Ve say ki koca İstanbul'da, son İstanbulca gazete satacak adam bulamamış... Kapanıyor, bu yüzden. İstanbul'un kıyamet günü mü bugün? Biraz öyle. Biz taşı toprağı "kurtarmakla" bazı şeyleri ayakta tutabileceğimize inandırılsak da, koca 3.000 yılın ardından, İstanbul'da üç beş satır İstanbulcanın üç beş gram kağıda basılamayacağı gün gelmiş çatmış. E böyle mi olacaktı, koca İstanbul? Bu kadar mı küçülecekti.
Derin bir ızdırap içimde Apoyevmatini, şimdilerde Starbucks olan binanın girişindeki Rumca duvar yazısının kalıntıları önünden başımı önüme eğip geçerken düşünüyorum; Suriye Pasajının florasan ışığı ile aydınlanan o son gerçek yazıhanesinin kapısına kilidin vurulduğu gün, bir daha açılmamak üzere bir kilid vurulacak bu kentin tarihine. Çok değil 10 yıl kadar sonra bunun ne kadarı ile hesaplaşabileceğimizin iç muhasebesine soyunuyorum. Galiba, "ilk kez bitecek..." diyorum, kendi kendime. Derken bugün o en güzel habere uyandım! Bir vefa borcu için istanbul'a, şimdi lütfen, hadi! İnanın tek kelime Rumca okuyamam ben. Ne önemi var ki allah aşkına? Aşık olduğum Fransızca şarkılara çok iyi Fransızca bildiğimden mi aşık oldum sanki? Arapçaya olan hayranlığım, sırf o güzel kaligrafiden değil midir? Ve de her Ladino duyduğumda, salt Ladino mudur beni yerimden hoplatan? Ben bu dillerin de hiçbirisini bilmem, hiçte sorgulamadım "önemi var mı?" diye. Bence yok. Bu dillerin hiçbirisine de İstanbulca'dan daha yakın hissetmem. Alın onu. İzin verin girsin dükkanınıza, evinize, dursun sehpanın bir köşesinde. Bakın o mağrur sayfalarına, derin derin bakın. Size garanti ediyorum İstanbul'u okuyacaksınız, daha derinden bakın, haberleri okumaya başladığınızı farkedeceksiniz, hadi biraz daha derinden, tam işte orada bulacaksınız son yarım asırdır bu kente dair eksikliğini hissettiğiniz iç huzuru. İddia ediyorum hiçbir gazetenin okutamadığı alt metinleri okutacak size, kapınız her çalınıp içeriye girdiğinde "güvende" hissettirecek. Bu iyiliği yapın kendinize. Hem kendinize, hem Apoyevmatini'ye. İnanın Apoyevmatini, okunması en güzel gazete! Ben öyle okuyorum ki şu sıralar... Sular seller gibi. İlk kez buradan birşey rica ediyorum, katılın ne olur bana. Bakın öğrencisi genci artık abone. İzin verin, bizle yaşasın... Çok zor değil, yaşasın.
Gazete finans krizini geçici bir süre aştı. Vasiliadis, "Rumca bilmeyen insanlar abone oldu, omuzlarım bu yükü kaldırmıyor" diyor.
‘‘Yaşgünümüz olan 12 Temmuz’un yas günümüz olacağını düşünüyorduk ama galiba ertelendi bu.” Geçen hafta kapanacağı haberleriyle gündeme gelen Apoyevmatini gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis böyle diyor. Gazetenin kapanması 60’a yakın insanın abone olmasıyla ertelenmiş. Baskın Oran, Ayhan Aktar, Samim Akgönül’ün çağrısı, Bilgi Üniversitesi’nde başlatılan kampanya sayesinde değişen denge, ‘şimdilik’ bir çözüm üretiyor. Geride yine koca bir soru işareti.
Vasiliadis de, “Taşıma suyla değirmen nereye kadar yürür?” sorusunu sorup uzun vadede gazetenin yaşamasını sağlayacak çözümü öneriyor: “Esas çözüm Basın İlan Kurumu’nun negatif ayrımcılık nedeniyle bu duruma düşen bu gazeteye pozitif ayrımcılık uygulaması. Bizi 7-8 bin liralık ilan kurtarır. Her gün 200-300 liralık bir zarar oluşuyor. Zaten para almadan çalışıyorum; telefon, kiralar derken birikiyor. 1964’ten beri bu bardak doluyor. Yunanistan’da yaşanan kriz bizim yaşadığımız sorunun tek nedeni değil, yalnızca bardağı taşıran damla.”
Bu bir hafta Vasiliadis’i derinden etkilemiş. 1964’ten beri kan kaybeden gazetenin geldiği noktayı üzüntüyle anlatıyor: “İstanbul’da 610 Rum aile yaşıyor. Gazetenin tirajı 600. Hedef kitlemizin yüzde 100’üne ulaştık. Bu gazete 20’li, 30’lu yıllarda 30 bin tirajla Türkiye’nin en çok satan gazetesiydi. Yunanistan’dan mübadeleyle gelen halk da okuyordu. 64’ten sonra durum değişti. O zamanki sahibi ayakta tutabilmek için Atina’daki dairesini sattı.”
Öğrenciler harçlığından para ayırdı
Bu tatsız durum içinde Vasiliadis’i umutlandıran şeyler de var. Ameliyata gitmeden önce abone olan bir profesör gibi; “Rumca bilmeyen kişiler abone yazıldı. Sırf yardımda bulunmak için. Duygulandıran bir destek gördük. Bir hanım telefon etti, ‘Hemen hesap numaranızı verin, yarına bırakamam, yarın ameliyat olmaya gidiyorum’ dedi. Ameliyata giderken önce abone olmayı düşünüyordu. Üniversiteli öğrenciler cep harçlıklarından artırıp okuyamayacakları bir gazeteye abone olmak istiyor. Biraz evvel Oral Çalışlar telefon etti ,‘Ben de yazacağım’ dedi, çok duygulanıyorum. Bunu omuzlarım kaldırmıyor.”
Radikal: Ayça Örer, 09.07.2011
Apoyevmatini gazetesinin abonelik bedeli, 3 aylık 25 TL, 6 aylık 50 TL, 1 senelik 100 TL'dir, gazete veznesine ya da verilecek banka hesabına yatırılabilir.
Ayrıntılı bilgi ve iletişim için:
apo.istanbul@gmail.com
(0 212) 225 59 57
(0212) 293 20 35.
Daha fazla ayrıntılı Bilgi için: BURAYA TIKLAYINIZ
9 Temmuz 2011 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder